Mimari Tasarım Stüdyosu III (MİM202): Sultanahmet Arkeoloji Müzesi

(Paftalara sağ tık yapıp ‘bağlantıyı yeni sekmede aç’ diyerek orjinal boyutta inceleyebilirsiniz.)

Proje Alanı Hakkında

Proje alanımız olan alanda, eski Bizans Büyük Sarayı’nın kalıntıları bulunuyor ve bu alan Prost tarafından imar planında “Arkeoloji Parkı” olarak işaretlenmiştir. Büyük Sultanahmet yangınından sonra Bizans Büyük Sarayı üzerindeki pek çok yapının yıkılmış olmasını da bir fırsat olarak değerlendiren Prost, bu saraylar bölgesinin eski kentin merkezinde bir arkeoloji parkı olarak düzenlenmesini önermiştir. Arkeoloji parkı olarak işaretlenmiş alana komşu olan Ayasofya, Sultanahmet Camii ve Hipodrom’un bulunduğu alan da kentin tarihi çekirdeği olarak düşünülmüştür. Böylelikle kentin çekirdeğindeki tarihi yapıların yanı sıra, kazılarak ortaya çıkarılacak arkeolojik bulgular da sergilenerek gezilebilecek ve kent mekânına katılabilecektir. Sultanahmet’te bugün kısmen kazılmış saray kalıntıları dışında, Hipodrom etrafındaki Lausos ve Antiokhos saraylarının kalıntıları da yer üstünde görünebilir durumdadır ve korunarak kent içerisinde sergilemeye hazırlanmayı beklemektedir.

Proje Hakkında

  • Müzeyi konumlandırırken öncelikle yukarıda saydığımız korunması gereken kalıntılara dikkat edildi. Sonrasında amaç arazinin kotlarına uygun olacak şekilde, şehrin çeşitli yerlerinden bakıldığında mevcut tarihi silüete etkiyi en aza indirgeyecek bina boyutlandırması oldu.
  • Arazide bulunan şuan otel olarak kullanılan, eskiden hapishane olan tarihi yapıya görüşün kapanmaması sağlandı.
  • Müzenin ana girişi Sultanahmet Meydanı’na bakan taraftan sağlanıyor. Meydanı kucaklayan bir yönelime sahip olan girişten içeri girildiğinde, ziyaretçi geliş amacına bağlı olarak yönlendiriliyor. Geçici sergi alanı ve konferans salonunun olduğu binaya geçmek isteyen ziyaretçi kalıcı sergiye uğramadan hemen girişten bu binaya geçiyor.
  • Müzede çalışan arkeologların ve yönetici ofislerinin bulunduğu binaya giriş ayrı olarak da sağlanıyor ve ana yapıya köprü ile bağlanıyor. Bu binada aynı zamanda kütüphane ve çocuk atölyeleri alanı bulunuyor. Sadece bu bölümlere girmek isteyen kullanıcı, bu ayrı girişten girerek ana müze sirkülasyonuna girmemiş oluyor.
  • Korunması gereken kalıntıların üstü açık bırakılarak hem boşluk yaratıldı, hem de müzenin doğal ışık alması amaçlandı.

Hipodrom’dan Atmeydanı’na – Sultanahmet Meydanı’nın Öyküsü

IMG_7104.JPG

 

Bu konu başlığı altında MİM 202 stüdyo projesinde (Proje 3)  alanım olan Sultanahmet Meydanı hakkında yaptığım araştırmaları bulacaksınız.

Seza Sinanlar‘ın tezi, herkese hitap etmesi için ‘Atmeydanı: Bizans Araba Yarışlarından Osmanlı Şenliklerine’ isimli bir kitaba dönüştürülmüş.

Kitapta alana çok iyi hakim olmanızı sağlayacak detaylı planlar, gravürler, restitüstonlar ve fotoğraflar bulunuyor. İnternette parça parça aramaktansa böyle bir kaynağa sahip olmak bütüncüllük açısından çok önemli.

Anıtsal bir alan >> Tören alanı >> Başkaldırı meydanı >> Açık hava müzesi

IMG_7103.jpg

Sadece içindekilere bakarak bile bölgedeki katmanlaşmanın boyutunu görebilmek mümkün.

Hipodrom günümüzde ayakta kalmayı başarabilseydi, İstanbul’un turistik değeri, Kolezyum’a sahip olan Roma’dan bile daha fazla olacaktı. Oysa şimdi kalıntıların üstünde bir lise ve rektörlük binası bulunuyor ve zemin seviyesi hipodromun pistinden 2-3 metre yukarı çıkmış durumda.

 

IMG_5180.JPG

  • Hipodrom, Bizans döneminde adeta bir açık hava müzesi.
  • Antik dünyanın en büyük hipodromu, açılış tarihi 11 Mayıs 330.
  • Şehir insanı Pagan dininden Hristiyanlığa geçince, yaşayışları da değişir.
  • Tapınakların yerine kiliseler yapılır, tiyatrolar ise din dışı kabul edilip terk edilir.

IMG_5189.JPG

  • Fakat din adamları karşı çıksa da hem Bizans halkı hem Saray, hipodrom yarışlarına gitmeyi sürdürür, Hristiyanlık içinde sahip çıkar.
  • Kitapta ayrıca meydanda hala varolan/olmayan sütunlar hakkında da geniş bilgi yer alıyor. Nasıl ve nereden getirildiler, nasıl yok oldular, hangileri hala mevcut, nasıl muhafaza ediliyorlar vs.
  • Örme sütun, orjinalinde bronz levhalarla kaplıydı. Latin istilası sırasında, istilacılar silah yapmak için pek çok bronz eseri eritmişler.

IMG_5181.JPG

  • İstanbul’a gelip geçen her uygarlık Sultanahmet’in önceki geçmişine zarar vermiş demek doğru olur.
  • Bizans döneminde yarışlar o kadar önemliymiş ki, yarış günleri tatil günü ilan edilirmiş.
  • Devlet yöneticileri bu yarışları kendi meşruiyetleri için kullanırmış.
  • Zamanla takımlar kurulmuş, taraflar arasında büyük kavgalar çıkarmış.
  • Bilet alma, tribün farkı gibi kavramlar daha o zamanlar varmış.

2018-12-15.png

  • İmparator Iustinianos’un karısı, İmparatoriçe Theodora, aslında bir hipodrom dansçısıymış. En alttan en tepeye yükselen bir kadın. Ben onu bu durumdan ötürü Kanuni Sultan Süleyman’ın karısı Roxelana’ya, bildiğimiz adıyla Haseki Hürrem Sultan’a çok benzetiyorum. Tarih tekerrürden ibarettir 🙂

 

IMG_7105.JPG

 

  • 532 yılında taraflar arasında çıkan bir kavgada büyük bir yangın çıkar. Ayasofya da olmak üzere şehrin dörtte biri tahrip olur. Daha sonraları Nika İsyanı olarak adlandırılan bu olay, 6. yüzyıl öncesi mimariyi siler.
  • At yarışları için oluşan taraflaşma, insanların oturdukları semtleri bile etkilemiş. 
  • Yarışlar bir zaman sonra öyle bir hal alır ki, sportif rekabetten çok siyasi ve dini iktidar çatışmasına döner.

IMG_5184.JPG

  • Atmeydanı hem kamusal hem politik bir mekan, halkın doğrudan tepkisinin ölçülebildiği bir iletişim mekanı. Bu özelliğini yüzyıllar boyunca dönem dönem yitirse de, tekrar geri kazanmayı hep başarmış.
  • “Tanrı’nın Ayasofya’sı, İmparatorun Trinikulumu (Büyük Saray’da altın kaplamalarla süslü yemek odası) varsa, halkın da hipodromu vardır.” -Tarihçi Alfred Rambaud

 

2018-12-20 (4)

  • Bizans’ın çöküş döneminde, işgalci Latinler şehrin sonunu getirmiş, talan etmişler. Latin egemenliğinde geçen 50 yılda Hipodromdan ve Büyük Saray’dan sürekli taş çıkarıp yapıların yok olmasına ön ayak olmuşlar
  • Büyük Saray’ın kalıntılarını bugün Ayasofya ile Four Seasons Oteli (sarı binalar) arasındaki kazı alanında görüyoruz. O alanın hikayesi ise tamamen ayrı bir başlık konusu.

Basdogan_Basdogan_D070920_128.jpg

2018-11-04 (2).png

 

Kitapta bölgenin Osmanlı Dönemi’deki haline dair ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz. Cumhuriyet sonrası döneme de biraz değinerek 2000’lere kadar olan dönem kapsanmış.